KAPALI ÇARŞI VE MEDENİYETİMİZİN ÇIKIŞ NOKTASI

MEDENİYETİMİZİN HİKAYESİ  Sırr-ı Hakikat ….  Bizlerin anlamaya çalıştığı , peşinden koştuğu , merak ettiği yol, erkan nedir? Atalarımızdan bize kalan gerçek mirasın ne olduğunu biliyor muyuz? Bize kalan , zamanında tüm insanlığa huzur ve mutluluk vermesi için yazılmış kitaplar, söylenmiş sözler, yaşanmış gerçekler nelerdir?Onların bu gerçeklerini aradığımızda, niyetlerini, isteklerini anladığımızda, huzurun geleceği altın çağın başladığı günü mü yaşayacağız?Cevap ….. EVETNeden mi?Herşey onların sözlerinde, eserlerinde saklı.Anadolu coğrafyası medeniyetimizin tüm öğelerini gözlerimizin önüne sermekte.Bu hakikatler nelerdir?İşte insan olmanın yolu burada başlıyor…Her şey Mescid-i Nebevi yapılırken peygamberimiz Hz. Muhammed’in duvarın inşasına hiç çekinmeden yardım etmesiyle başlar. Amcası Hz. Hamza’nın kendisinin peygamber olduğunu, bu işi kendilerine bırakmasını söylediyse de , Peygamberimiz Hz. Muhammed ” Kendisinin peygamberde olsa herkesle eşit olduğunu, toplum içinde herkesin yardımlaşarak amaçların gerçekleştirilebeceğini, çalışmanın ibadet , emeğin de en kutsal değer olduğunu ” amcasına söyler.Ortak emekle kurulan bu mescid , aynı zamanda bilim yuvası olarak da kullanılacaktır . Hz. Muhammed kutsal kitap Kuran-ı Kerimi Suffa denilen mescid avlusunda gönülden inanan sahabelerine öğretiyordu. Bu sahabeler yetimdiler, fakirdiler. Mescidde yatar, kalkarlardı. Onlara Ashab-ı Suffa denildi.Peygamberimiz onları birbirleriyle kardeşleyerek, meslek sahibi olmalarını, aynı zamanda ilmen yetişmelerini sağladı. Onları toplum içinde kabul görmeleri için dertleri ile de ilgilendi. Yetiştirdiği bu insanlar bizim medeniyetimizin temellerini attılar.Peygamberimiz Medine Sözleşmesini akdederek din, dil , ırk farkı gözetmeden ilk sosyal devletini Medine’de kurdu. Medine gerçek anlamda bir devlettir artık.Artık geriye kurulan bu yeni devletin tüm insanlığa tebliğ edilmesi ve mücadelesi kaldı. Tarih hükmünü de bundan sonra icra etti.Kimi zaman siyasi , kimi zaman iktisadi , kimi zaman da bilimsel ve felsefi birçok akım, bu anlayıştan etkilendi. Devletler kuruldu, tarikatler bu inançla hayat buldu. Bazen de düzene karşı isyanlar bu inanç sebebi ile oldu.İnsanlık dengesini ,saltanatla, eşitlik ;zorbalıkla, özgürlük;akılla, bağnazlıkarasında gitgellerle bulmaya çalıştı.Bu kutsal düşüncenin ve insanlık yolunun, İslamın çıkışından sonra en özgün örneklerinden biri ihvanüs-sefa örgütüdür.Bu kardeşlik örgütü çağının çok ilerisinde olmuş, Endülüs’ten Horasan’a kadar bilim insanlarını etkilemiştir. İbn-i Sina, Farabi , İbn-i Rüşd, Muhyiddin Arabi, İbn-i Haldun, Yusuf Has Hacib, Ahmet Yesevi bu düşünce ikliminin büyük şahsiyetleri oldular. Onların en temel özelliği bilim insanı olmalarıdır. Amaçları tüm dünyaya eşitlik ve huzuru getirebilecek olanın bilim ve ahlak olduğunu , bu nedenle beşeri ve tabiat bilimlerini içeren eserleri ile zamanlarının en ileri kitaplarını yazmışlardır. 52 Risalelik dünyanın ilk ansiklopedisini hazırlamışlardı. Anadolu’ya etkisi ise özellikle Selçuklu döneminde olan bu akım kendini Bektaşilik ve Ahilikte gösterdi. Fütüvvetname denilen yiğitlik ve insanlık özelliklerini anlatan kitaplar yazdılar. Bu kitaplar Hz. Adem’den başlayıp yazıldığı tarihe kadar olan olayları yazdılar. Yazarken ahlak, felsefe aşıladılar. Kamil insan olmanın reçetesi bu kitaplarda yazıldı.Ahilik kültürümüzde bu noktada başladı.  Anadolu coğrafyasında yaşayan bizlerin, insanlığa ve çağdaş medeniyete sunabileceğimiz kendimizden olan değerler, gelenekler, kurumlar ve inançlar vardır. Bu temel kültürler Türk toplumunun temel yapı taşıdır. Ahilik bu anlamda en başnoktadadır. Ahilik kurumu 850 yıl önce bu toplumun ekonomik, sosyal, kültürel hayatını tanzim etmiş, kurallar koymuş ve günümüze kadar yaşatmıştır. Çağımızda modern yapı olarak kabul edebileceğimiz tüm kurumların aslında o günlerden beri var olduğunu bilmeli ve görmeliyiz.          Türk insanı tarihten gelen bu mirası geliştirerek insanlığa sunması gerekir.   Bu noktadan hareketle yapılacak tüm çalışmalar aslında bu toplumun kültürel kodlarını ortaya çıkaracaktır.Medeniyetimizin temel sırrı olan Ahilik tüm toplumlar tarafından bilinmeli ve anlatılmalıdır. Çünkü bu yapıyı kuranlar Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaş Veli, Mevlana, Ahi Evran gibi bilim, inanç ve örgüt liderleridir. Onların amacı mutlu insanı yaratmaktı. Ve Ahilik tam anlamıyla bunu başarmıştır. Hem bu dünyanın kurallarını hem de manevi dünyamızın… BU ÖRGÜTLENMENİN GÜNÜMÜZDEKİ YANSIMALARI Ahilik kurumunun günümüzdeki yansımalarını anlayabilmemiz için öncelikle neleri yaşantımıza yerleştirdiklerini görmek gerekir. Bunlar; 1-)FİZİKİ YAPILARa-) Kapalıçarşılar, bedestenler, arastalarb-) Hanlar, kervansaraylar, fuarlar (yabanlu pazarı)c-) Sanayi siteleri (Kayseri’de ilk Ahi Evran tarafından kuruldu).d-) Cevahir bedestenleri yapılarıyla bankacılık 2-)EKONOMİK KURUMLAR  a-)Yamak, çırak, kalfa, usta silsilesi ve kuralları ilemesleki eğitim  b-)Yiğitbaşı, esnaf şeyhi, Ahibaba Vekili (Esnaf şeyhlerinin başkanı) görevlileri ile esnaf        örgütlenmesi  c-) Orta sandıkları vasıtası ile kredi, emeklilik maaşı, eğitime kaynak aktarma vakıflar suretiyle sosyal sorumlulukd-) Tacirlerin yol güzergâhlarında güvenliğini ve mal emniyetini sağlayarak günümüzün anlayışıyla konaklama ve mal sigortası e-) Denetlemeler vasıtasıyla kalite, fiyat, haksız rekabet önlenerek tüketici haklarının kollanması f-) Büyük meclis toplantılarında iş hayatını düzenleyerek iş hukuku kurallarını koymakg-) Vergiler veya idari uygulamalar hakkında memnuniyetsizliklerini belirtmek için anahtarların mülki amire verilmesi suretiyle günümüzdeki anlamıyla Grev ve Lokavt  h-) Büyük mal siparişlerinde talebi karşılamak için aynı işkolundan olan esnafların biraraya gelmesini sağlayarak Kooperatifçilik  I-) Sarraflar vasıtasıyla ödeme, para sirkülasyonu, transfer etme, farklı para birimlerinin oranlarını belirleme görevlerini yerine getirerek şimdiki anlamıyla Para ve Döviz piyasası ve Merkez Bankacılığı yapmak.  3-) AHLAKİ PRENSİPLERAhilerin en önemli farklılığı çalışma hayatını düzenlerken diğer taraftan her bir çalışanını ahlaki yönden insan-ı kâmil sıfatına yükseltme çabalarıydı.İnsan-ı kâmil kelime anlamı olarak olgun insan demektir. Ahilerde olgun insan maddi ve manevi dünyasını tanzim etmiş yaşamını düzene koymuş kişidir. Bu noktadan hareket eden Ahiler örgütlerine üye olacak kişileri eğitimden geçirmek suretiyle hayata hazırlama görevini üstlenmişlerdi. Bu amaçlarını iki farklı eğitim usulü ve yolu ile   gerçekleştirmişlerdir. a-) Meslek içi Eğitim  Mesleğe yeni girecek olan her çocuktan öncelikle usta sorumludur. Usta çırağına mesleğinin inceliklerini öğretirken, en temel amacı onun mesleği sevmesini sağlamaktır. Ayrıca; -Bireye kendini tanıma yolunu göstermek -İyi ahlaklı insan olarak yetiştirmek ( 740 adet görgü kuralı vardır ) -Her insanın iyi bir doğa ile yaratıldığı düşünülür, çocuğun bu doğasını koruması amaçlanır -Bireydeki gizli yeteneklerin ortaya çıkarılıp, yeteneklerine yön verilir   -Eğitim belli bir noktada tamamlanmaz, ömür boyu süren bir faaliyettir -Eğitim Ahilik ilkelerini kabul eden herkese açık ve ücretsizdir.b-) Toplum içi Eğitim       Terbiye ocağı niteliği ağır basan zaviyelerde ( Aynı zamanda konaklama yeriydi ve ücretsiz konuk ağırlanan yerlerdi ) okuma-yazma öğretilmesinin yanı sıra dini ve bilimsel bilgiler, Türkçe ve Arapça dersleri, güzel yazma ve musiki dersleri verilirdi. Eğitim kitaplara dayandırılmak yerine sohbet şeklinde verilmesi tercih edilmiştir.       Yaren sohbetleri adı verilen toplantılarda müzik ve yazılı edebiyat ürünleri hem genç Ahilerle hem de halkla paylaşılmış bu şekilde halk kitlelerinin eğitimine de aracı olmuşlardır.Ahi teşkilatı içinde olanlar kurallara aykırı eylemleri gerçekleştirirlerse Ahilikten çıkarılır, ustalık beratları ellerinde alınırdı.(Yolsuz denirdi)Ahiler için topluma ve ihtiyaç duyanlara hizmet vermek de bir ahlak anlayışıdır, bu anlayışla kurulmuş sayısız Ahi Vakfı günümüze dek hizmet vermiştir; Evlenecek yaşa gelmiş, kimsesiz veya yoksul kızların evlilik ihtiyaç ve masraflarını karşılayan Çeyiz Vakfı, kışın yaşlı ve çocukların buzda kayıp düşmelerini engellemek için yollara kül dökülmesini ve saçak buzlarının kırılmasını sağlayan Kül Vakfı, kimsesiz ve yoksul kimseleri bedelsiz muayene ve tedavi eden, ilaç ihtiyaçlarını karşılayan Guraba Hastaneleri, evleri yanan veya başka şekilde evsiz kalan insanlara barınacak yer temin edilinceye kadar barındırmak için hazırda boş bekletilen evler yapan Harik-Zegedan Vakfı bunlardan sadece birkaçıdır.4-) İNANÇ FELSEFELERİAhi birliklerinin yukarıda sayılan özellikleri dışında inanç dünyaları da günümüzün inanç dünyasını aydınlatacak derecede insani ve birleştiricidir. Din ayrımı gözetilmez, kadın-erkek ayrımı yapılmaz ( Bacıyan-ı Rum dünyanın ilk kadın esnaf teşkilatıdır 13. Yüzyıl ), zengin-fakir ikilemi yaratılmaz, kişinin kişiye üstünlüğü yok kabul edilirdi. İnsan olmak için emeği ile para kazanmak makbul sayılmış, kimseye muhtaç olmamak, topluma yararlı olmak hayat gayesi olmuştur.      Yaptıkları meslekleri de önemsemişlerdir. Her mesleğin bir piri olduğuna ve seçtikleri piri de inanç önderlerinden seçmişlerdir. Örnek olarak;MESLEK   MESLEĞİN PİRİ  Tüccar                                       Hz. MuhammedSeyyah                                      Hz. İsaÇoban                                        Hz. MusaMarangoz                                  Hz. NuhDülger                                       Hz. İbrahimTerzi                                          Hz. İdrisDebbağ                                     Ahi EvranBerber                                      Selman-ı FarisiSaatçi                                       Hz. YusufPirlerini bu şekilde seçmeleri bile Ahiliğin ayrım gözetmediklerini insanlık medeniyetinin tüm öğelerini felsefelerinde taşıdıklarının kanıtıdır. Ahiliğin sırrı derin düşünce de diğer bir deyişle batıni olmalarındandır. Anadolu Tasavvufu  onlarında ışığı olmuştur. Bir de Anadolu tasavvufunun insanlık medeniyetinin tüm bilgeleri ve erenlerinin, çabalarının ve eserlerinin toplamı olduğunu görebilirsek kurulan bu yolun mükemmeliyetini daha çok idrak edebiliriz. Bizlere düşen görev bu yolu tekrar açmak ve tarihimizden gelen bu yapıya hayatiyet kazandırmaktır. Onların felsefeleri akıl üzerine kurulmuştu. Bilim ve ahlak onların sırrıydı. Bu açıdan bile bırakalım günümüzü, geleceğimize ışık tutmaktadırlar.        Denizli Babadağ Çarşısında asılı olan levhada yazan kelimeler bunun kanıtıdır; İnsanları ayırma ha !   Hepsine adil ver hakkın. Hayırlıdan ayrılma ha !   Her şeyin gerçeğini söyle.Etrafına dostluk saç ha !   Eser kalır, sen gidersin. İyi belle unutma ha !   Önce hizmet, sonra sensin. Yukarıda maddeler halinde özetle anlatılan bu teşkilat bozulmadan günümüze kadar gelmiştir.         Mesleklerin ismi ve şekli değişse de bugün hala yaşamaktadır. Yaşayan bu mekânın adı Kapalıçarşıdır. Günümüzde hala aynı ahlak prensiplerini yaşatmaya çalışan, içinde barındırdığı 4-5 kuşaklık esnaflarıyla hayattadır.     Geçmişten gelen birçok adet hala yaşamaktadır.Mesela;a-) Usta-çırak ilişkisi hala geçerlidirb-) İnsan hala değerlidir.c-) Paraya değil söze önem verilird-) Üç dini, yetmişiki milleti hala içinde barındırıre-) Esnaflarımız zenginliği ile değil kişiliği ile saygı görür.f-) Esnaf dayanışması halen sürmektedir. İyi günde ve kötü günde kimse yalnız bırakılmaz.g-) Çek ve senet kullanılmaz. Sözlü akit geçerlidir.h-) Yakın zamanlara kadar dua meydanımızda üç dinin temsilcisi ile bereket ve hayır duaları okunur, tüm esnaflar işlerine öyle giderdi.ı-) Siftahını yapan esnafın gelen ikinci müşterisini siftahını yapmamış komşusuna göndermesi hala yaşatılan bir gelenektir.j-) Tüketici problemleri esnaflar derneğinde çözülür.k-) Yerel veya mülki idarenin yanlış uygulamalarını aynı geçmişinden geleneği yaşatır gibi topluca muhalefet ederek gösterirler. Bu örneklerimizi çoğaltabiliriz. Geçmişimizden gelen özelliklerimizi toplumumuza tekrar gösterip hatırlatabiliriz.       Ama biz İstanbul Kapalıçarşı olarak çok daha anlamlısını ve atalarımıza  yakışanını yapmak zorundayız. Bu amaçla Kapalıçarşı esnafları olarak atalarının yaptığı gibi örgütlenme yolunu seçtik. Öncelikle Bursa Kapalıçarşılarıyla birlikte TÜRKİYE TARİHİ KAPALIÇARŞILAR BİRLİĞİNİ kurma teşebbüsünü başlattık. Beş kurucu ilimizle ( Edirne, Konya, Kayseri, Bursa, İstanbul ) 2011 yılı içerisinde kurulacak bu yapı tüm Türkiye’deki tarihi çarşılarımızla birleşerek sonuca ulaşacaktır. Uluslararası tarihi çarşılarımızın da katılımıyla evrensel niteliğe kavuşturacağımız bu çalışmayla atalarımızın emeklerini tekrardan dirilteceğimize inanıyoruz. Ayrıca İstanbul Üniversitesi ve Hocalarımızın katkısıyla bilim ışığı ve yolu da bize güç katacaktır. Bunun yanında Esnaf Odaları Başkanımız ve TESK başkanında manevi desteklerini almamız bize moral kaynağı olacaktır.    Sonuç olarak son sözü atalarımıza vermek adına, çabalarımızın hayata geçmesi adına atalarımızın birdeyişiyle dua ediyoruz.  Eşrefoğlu al haberiBahçe bizde gül bizdedirBiz de Mevla’nın kuluyuzYetmiş iki dil bizdedir Erlik midir eri yormakIrak yoldan haber sormakCennetteki akan ırmakCoşkun akan sel bizdedir Adem vardır cisme semizAbdest alır olmaz temizHakk’ı dehleylemek nemizBilcümle vebal bizdedir Arı vardır uçup gezerTeni tenden seçip gezerCanan bizden kaçıp gezerArı biziz bal bizdedir Kimi sofi kimi hacıCümlemiz Hakk’a duacıResul’ü Ekrem’in tacıAba hırka şal bizdedir Biz erenler gerçeğiyizHas bahçenin çiçeğiyizHacı Bektaş köçeğiyizEdep erkan yol bizdedir Kuldur Hasan Dedem kuldurManayı söyleyen dildirElif Hakk’a doğru yoldurCim ararsan dal bizdedir  Saygılarımla.Cem ARICA