Dericilik

Meslek Kodu:

477290

Kapalıçarşı’da

54

derici var.

DERİ

Dericiliğin kelime anlamı, belli bir amaçla kullanmak için hayvan derisini işleme olarak sözlüklerde geçmektedir. Derinin fiziksel ve kimyasal işlemlere tabi tutulup kullanılacak hale getirilmesidir. İlkel toplumlarda insanların avladıkları hayvan derilerinden örtünerek giysi olarak yararlandıkları bilinmektedir. Orta Asya’da yaşayan çeşitli Türk kavimlerinde dericilik, oldukça gelişmişti. Dericilikten ciltçilik, sandık, perde, ayakkabı, giysi, silah, süs eşyası, yelken, semer, eğer, koşum vb. eşya yapımında geniş ölçüde yararlanılmıştır.

Dericilik çok eski bir sanat dalıdır. Tarihin en eski çağlarından beri insanlar dericilikle uğraşmış, üstünde durup geliştirerek ayakkabı, terlik, elbise, yelken vs… gibi türlü eşyalar yapmışlardır. Eski Türkler deriden sandıklar, hayvanlar için semerler yaparlardı. Ayrıca deri üstüne işlemeler yaparak süs eşyası olarak kullanırlardı. En güzel deri işleri; Türkler, Araplar, İspanyollar ve Venedikliler tarafından yapılırdı. İspanyollar dericiliği Araplardan öğrenmişlerdir. O sıralarda Anadolu’nun hemen her köşesinde dericilik gelişmiş haldeydi. İmparatorluk ordusunun koşum takımlarını yapıyorlardı. Fransızlar dericiliğe başladıkları zaman deri teknolojisini Osmanlılardan aldılar.

Türkiye’de modern deri sanayi İstanbul’da II. Mahmud zamanında Beykoz deresinde tabakhane kurularak faaliyete geçmiştir. Burada yapılan deriler ordunun ayakkabı ihtiyacını karşılamak için askeri ayakkabı yapımında kullanılmaya başlanılmıştır. Kurtuluş savaşı sırasında ordunun ayakkabı ihtiyacının büyük bir kısmını karşılamıştır. Daha sonra İstanbul’da Kazlıçeşme’de, Ege bölgesinde ve Anadolunun bazı şehirlerinde özel ve modern deri fabrikaları açılmıştır. Bu fabrikaların ürettiği deriler, kendi ihtiyacı karşıladığı gibi çeşitli yabancı ülkelere de ihraç edilerek Türkiye’ye döviz getirmektedir. Deri üretiminde büyükbaş ve küçükbaş hayvan derilerinden istifade edilir. Bunlar sığır, keçi, oğlak, koyun ve kuzu derileridir.

Osmanlı döneminde en büyük üretim ve tüketim merkezi olarak İstanbul ön plana çıkmıştır ve bu dönem dericilik en parlak devrini yaşamış olan Türk dericiliğinin ürünleri, dış ülkelerde aranır olmuştu. Bu dönemde Avrupa pazarlarında işlenmiş Türk derileri tercih edilir düzeye geldi ve bu durum 19. yüzyılın başlarına kadar sürdü. Hayvanlardan elde edilen deriler, çeşitli merkezlerde organize bir biçimde çalışan tabakhanelerde en iyi şekilde değerlendirilmiştir. Böylece ülke içinde ayakkabı, saraciye vb. ihtiyaçlar karşılanırken diğer taraftan da sürekli seferde olan ordunun koşum, eğer, çizme, ayakkabı gibi gereksinimleri hiç aksamadan sağlanmıştır.

Sahtiyan adı verilen deri yapımının Türklere özgü bir metot olduğu tüm dünyada kabul edilmekteydi. İngilizce literatürde sahtiyan derinin hala Turkish Leather şeklinde yer alması bu nedenden kaynaklanır.

Üretilen kundura, çizme, koşum takımı, kütüklük, palaska gibi eşyalar ilk kez 1856’da Uluslararası Paris Fuarı’nda sergilendi ve kalitesiyle dikkati çekti. En sağlam ve işe yarar giysiler, ayakkabılar, binek, yük ve koşum hayvanlarıyla arabaların saraçlık işleri, kırbalar, torbalar hep deriden yapılıyordu. 16. Yüzyıldan başlayarak at ve koşum sanayiinin en etkin geleneksel üretim merkezi olan Beyazıt ve Saraçhane’ nin bir ucu, Kapalıçarşı’ ya yaklaşır. Bu bölge, bugün de deri ve sarraciye ürünlerinin merkezidir.

Günümüzde deri denince ilk akla gelen yerlerden birisi Kapalıçarşı’dır. Mesleği babalarından devralan birçok derici, modern ve modaya uygun üretim yapmaktadırlar. Burada Türk kültüründe dericilik sosyal hayatın her boyutunda kaliteli işçilik ve üstün sanat değeri taşıyan ürünler ile dikkati çekmektedir. Görüldüğü gibi, deri ve deri mamulleri ülkemizin tanıtımı adına ciddi sorumluluğa sahiptir. Eskiden giyinme ihtiyacını karşılamaya yönelik bir ihtiyaç maddesi konumunda olan deri ürünleri, günümüzde doğal görünümü, sağlığa uygunluğu, soğuktan korunma sağlamasının yanında, pahalı olmasıyla süs, saygınlık ya da sosyal statü göstergesi olarak da tüketime konu olmaktadır.